BU SİTE OKULUMUZ ÖĞRENCİLERİNE DESTEK AMACIYLA SÜLEYMAN ŞEN TARAFINDAN YAPILANDIRILMIŞTIR. HİÇ BİR TİCARİ AMACI VE VERİLEN REKLAMLARLA DA BİR BAĞLANTISI YOKTUR.
 
Sosyal Bilgiler
BAŞLIKLAR  
  ANA SAYFA
  ATATÜRK
  => HAYATI
  => İNKILAPLARI
  SOSYAL BİL. AMAÇLAR
  6. Sınıf KAZANIMLAR
  7. Sınıf KAZANIMLAR
  8. Sınıf KAZANIMLARI
  REHBERLİK
  ALİ YALKIN İ.Ö.O.
  TÜRKİYE
  DÜNYA
  DUYURULAR
  PAYLAŞIM
  SBS SORULARI
  VELİ DESTEK
  İLETİŞİM
Sevgili öğrenciler, bu sayfalarda yazılı tarihlerini, yazılı sorularını, proje konularınızı ve teslim tarihlerini bulabileceksiniz.
Bugün 38 ziyaretçi (114 klik) kişi burdaydı!
İNKILAPLARI

Sevgili öğrenciler bu sayfada ülkemizin kurucusu büyük önder
Mustafa Kemal ATATÜRK'ün;
a-   İnkılaplarını
b-  Onuncu Yıl Nutkunu
c-  Gençliğe Hitabesini
d-  Kurtuluş Savaşının Kronolojik Özetini

bulacaksınız.

Atatürk askeri bir dahi ve karizmatik bir lider olduğu gibi, aynı zamanda büyük bir devrimciydi. O dönemlerde, Türkiye Cumhuriyetinin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi ve kültürel açıdan gelişmiş toplumların aktif bir üyesi olabilmesi için, modernize edilmesi çok önemli idi. Mustafa Kemal ülkesindeki yaşamı modernize etmiştir. Atatürk 1924 ile 1938 yılları arasında, insanlarının kurtuluşları ve hayatta kalabilmeleri için yaşamsal öneme sahip olan devrimleri hayata geçirmiştir. Tüm bu devrimler, Türk halkı tarafından büyük bir coşku ile karşılanmıştı.

Harf İnkılâbı

Atatürk'ün gerçekleştirmiş olduğu en önemli devrimlerden birisi, Arap alfabesinin kaldırılması ve Latin alfabesinin kabul edilmesi olmuştur. 3 Kasım 1928 tarihinde, yeni Türk Alfabesi kabul edilmiştir.

Kıyafet İnkılâbı

Kıyafet inkılâbı ile birlikte, kadınlar çarşaf giymekten vazgeçerek, modern kadın elbiseleri giymeye başladılar. Erkekler ise fes yerine şapka giymeye başladılar.

Hukuk Sisteminin Laikleştirilmesi

1920 yılında kurulmuş olan yeni Türkiye Devletinin yeni bir hukuk sistemine ihtiyacı vardı. Atatürk, Şeriat Kanununun yerine İsviçre Medeni Kanununu getirmiş, o dönemde geçerli olan ceza yasasının yerine ise İtalyan Ceza Yasasını getirmiştir. Türk Hukuk Sistemi ise tüm çağdaş gereksinimler Çerçevesinde modernize edilmiştir.

Öğrenimin Laikleştirilmesi

19. Yüzyıl başlarına dek, Osmanlı İmparatorluğu bünyesinde çeşitli eğitim sistemleri uygulanmaktaydı. Atatürk İslami eğitim veren medrese sisteminin yeni toplumun ihtiyaçlarına cevap veremeyeceğini gördü. Bu nedenle, batı modellerine benzeyen yeni bir eğitim sisteminin oluşturulması gerekliydi. Böylece, mevcut sistem değiştirilerek 1933 yılında bir üniversite reformu gerçekleştirilmiştir.

Kadınlara Sağlanan Medeni Haklar

Atatürk Devrimleri ile birlikte, yüzyıllar boyunca ihmal edilmiş olan Türk kadınına yeni haklar tanınmıştır. Böylece kabul edilmiş olan medeni kanun gereğince bundan böyle kadınlar da erkeklere tanınan haklara sahip olacaklar, resmi görevlere atanabilecekler, oy verme ve Millet Meclisine seçilebilme hakkına sahip olabileceklerdir. Tek eşlilik ilkesi ve kadınlara tanınan eşit haklar, Türk toplumuna bir canlılık kazandırmıştır.

Atatürk'ün Türk Tarihi ile ilgili Çalışmaları

Kültürel alanda bir tür milliyetçilik anlamındaki yazı inkılâbı sonrasında, Atatürk tarih konusuna ağırlık verdi ve 1931 yılında Türk Tarih Kurumunu kurdu. Burada, Türkiye Tarihi kapsamlı bir şekilde incelenmekte ve değerlendirilmektedir. Bunların dışında, Yeni Takvim, Ağırlıklar ve Ölçüler, Tatiller ve Soyadı Kanunu gibi diğer birçok devrimler de gerçekleştirilmiştir. Bu konudaki bazı örnekler arasında 1924 Hafta sonu Yasası, 1925 Uluslararası Zaman ve Takvim Sistemi, 1926 Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanunu, 1933 Ölçü Sistemleri ve 1934 Soyadı Yasası sayılabilir. 1932 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen yasa gereğince Türkler soyadı aldılar ve Milletin liderine de "Türklerin Babası" anlamına gelen Atatürk soyadı verildi.

ONUNCU YIL NUTKU

ORJİNAL METİN

Türk Milleti!

Kurtuluş savaşına başladığımızın 15'inci yılındayız. Bugün cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun! Bu anda büyük Türk milletinin bir ferdi olarak bu kutlu güne kavuşmanın en derin sevinci ve heyecanı içindeyim. Yurttaşlarım! Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, Temeli, Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir. Bundaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkara ne yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah, vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizce zaman ölçüsü geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nispetle, daha çok çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü, Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihi bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtri zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür. Türk milletine çok yaraşan bu ülkü, onu, bütün beşeriyete hakiki huzurun temini yolunda, kendine düşen medeni vazifeyi yapmakta, muvaffak kılacaktır.
Büyük Türk Milleti,

On beş yıldan beri giriştiğimiz işlerde muvaffakiyet vaadeden çok sözlerimi işittin. Bahtiyarım ki, bu sözlerimin hiçbirinde, milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı iman ve katiyetle söylüyorum ki, milli ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğunu, bütün medeni alem, az zamanda bir kere daha tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki inkişafıyla, atinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş doğacaktır.
Türk Milleti!

Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
Ne mutlu Türküm diyene! Ankara, 29 Ekim 1933

YENİ TÜRKÇE
Türk Ulusu!

Kurtuluş Savaşı'na başladığımız 15'inci yılındayız. Bugün cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır.
Yurttaşlarım!

Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk Kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir. Bundaki başarıyı, Türk Ulusunun ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimle yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı hiçbir zaman yeterli görmeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak zorunluluğunda ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve uygar ülkeleri düzeyine çıkaracağız. Ulusumuzu en geniş refah araç ve kaynaklarına sahip kılacağız. Ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bize zaman ölçüsü geçmiş yüzyılların gevşetici görüşüne göre değil, çağımızın hız ve hareket kavramına göre düşünülmektedir. Geçen zamana oranla, daha çok çalışacağız. Bunda da başarılı olacağımıza kuşkum yoktur. Çünkü Türk ulusunun karakteri yüksektir. Türk ulusu çalışkandır. Türk Ulusu zekidir. Çünkü Türk Ulusu, ulusal birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Çünkü Türk Ulusunun yürütmekte olduğu yükselme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet bilimdir. Şunu da önemle belirtmeliyim ki, yüksek bir insan topluluğu olan Türk Ulusunun tarihsel bir niteliği de, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki ulusumuzun yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan zekasını, bilime bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, ulusal birlik duygusuna ara vermeden ve her türlü araç ve önlemlerle besleyerek geliştirmek ulusal ülkümüzdür. Türk ulusuna çok yaraşan bu ülkü, onu, bütün insanlığa gerçek huzurun sağlanması yolunda, kendine düşen uygarca vazifeyi yapmakta başarılı kılacaktır. Büyük Türk Ulusu! Onbeş yıldan beri, giriştiğimiz işlerde başarı vaat eden çok sözlerimi işittin. Mutluyum ki, bu sözlerimin, hiçbirinde, ulusumun, hakkımdaki güvenini sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım. Bugün, aynı inanç ve kesinlikle söylüyorum ki, ulusal ülküye, tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk Ulusunun büyük ulus olduğunu bütün uygar dünya, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır. Hiçbir an kuşkum yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük uygar niteliği ve büyük uygar yeteneği, bundan sonra ki gelişmesi ile, geleceğin yüksek uygarlık ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır.

Türk Ulusu!

Sonsuzluğa akıp giden her on yılda, bu büyük ulus bayramını daha büyük onurla, mutluluklarla, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim.
Ne mutlu Türküm diyene! 29 Ekim 1933

GENÇLİĞE HİTABE

 

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 192

ATATÜRK  KRONOLOJİSİ

Kurtuluş'un Öyküsü

 

 

16 Mayıs 1919 Mustafa Kemal,Anadolu'ya geçmek için Bandırma Vapuru ile denize açıldı.                                     

19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal,Samsun'a çıktı.

28 Mayıs 1919 Mustafa Kemal Paşa,Havza'da ilkgenelgesini yayınladı.                          

13 Haziran 1919 Mustafa Kemal Paşa,Amasya'ya geçti.

22 Haziran 1919 Amasya Genelgesi'ni yayınladı.

03 Temmuz 1919  Mustafa Kemal,Şark İlleri Müdafaai Hukuk Cemiyeti'nin

                            kongresine katılmak üzere Erzurumu geldi.

08 Temmuz 1919 Mustafa Kemal ordu müfetttişliğinden ve askerlikten ayrıldı.

23 Temmuz -       Erzurum Kongresi toplandı.

7 Ağustos 1919   Teslim  Heyeti Başkanlığı'na  Mustafa Kemal seçildi.Misak-ı

                             Milli(Ulusan And)kabul edildi.

4-11 Eylül 1919  Sivas Kongresitoplandı.Mustafa  Kemal Kongre Başkanı seçildi.

                           Misak-ı Milli benimsedi.

7 Eylül 1919     Anadolu ve Rumeli Müdafaai  Hukuk Cemiyeti kuruldu.

14 Eylül 1919   Mustafa Kemal,Sivas'ta İrade-i Milliye gazetesini yayımlattı.

                         İstanbul ile tüm bağlantılar kesildi.

20-22 Ekim 1919 Mustafa Kemal'in İstanbul'dan gelen Bahriye Nazırı Salih Paşa ile  Amasya'da görüşmesi ve Amasya Protokolu'nun imzalanması.

7 Kasım 1919 Mustafa Kemal'in İstandbul'da toplanması kararlaştırılan

                       Osmanlı Meclisi için Erzurum'dan millet vekili seçilmesi.

27 Aralık 1919 Mustafa Kemal paşa,Sivas üzerinden Kayseri(19-21 Aralık),

               hacıbektaş(22 Aralık) ve Kırşehir'e uğrayarak Ankara'ya geldi.

               Temsilciler heyeti karargâhı Ankara'da kuruldu.

10 Ocak 1920 Hakimiyet-i milliye gazetesi Ankara'da yayımlanmaya başladı.

12 Ocak 1920 Meclis-i mebusan İstanbul'da toplandı.

28 Ocak 1920 Misak-ı milli,Meclis-i mebusan'ın gizli toplantısında kabul edildi.

16 Mart 1920 İstanbul İtilâf devletlerinin askerleri tarafından işgal edildi.

                      Mustafa Kemal,işgali tüm devletlere karşı kınadı.

18 Mart 1920 Meclis-i mebusan İstanbul'da son kez toplandı.

19 Mart 1920 Mustafa Kemal Ankara'da bir meclis kurulması için tüm

                    valiliklere yazı gönderdi.

20 Mart 1920 İsmet İnönü Ankara'ya geldi.

23 Nisan 1920 TBMM açıldı.

24 Nisan 1920 Mustafa Kemal,TBMM başkanlığına seçildi.

29 Nisan 1920 Hiyaneti vataniye kanunu TBMM'nde kabul edildi.

29 Nisan 1920 Mustafa Kemal,İstanbul hükumeti tarafından idama mahkûm edildi.

24 Mayıs 1920 Mustafa Kemal hakkında verilen idam kararını

                     padişah büyük Vahdettin onayladı.

10 Ağustos 1920 Sevr antlaşması,Osmanlı imparatorluğu delegeleri ile

                      itilâf devletleri temsilcileri arasında imzalandı.

19 Ağustos 1920 Sevr antlaşması'nı imzalayanlar ve onaylıyanlar

                   TBMM'nce vatan haini ilân edildi.

18 Eylül 1920 İstiklal mahkemeleri kuruldu.

29 Kasım 1920 İstiklal madalyalası yasası TBMM'nde yürürlüğe konuldu.

l0 Ocak 1921 1. İnönü zaferi kazanıldı.

20 Ocak 1921 T.C'nin 20.1.1921 günü,85 sayılı ilk Anayasası kabul edildi.

23 Şubat 1921 Londra konferansı toplandı

12 Mart 1921 İstiklal Marşı TBMM'nde kabul edildi.

16 Mart 1921 Moskova Antlaşması imzalandı.

1 Nisan 1921 2. İnönü zaferi kazanıldı.

5 Ağustos 1921 Mustafa Kemal'e geniş yetkiler ve 3 ay süre

                       ile başkomutanlık veren yasa TBMM'nde kabul edildi.

13 Eylül 1921 Sakarya Meydan Savaşı kazanıldı.

19 Eylül 1921 Mustafa Kemal'e Gazi'lik sanı ile

                 Mareşal rütbesinin verilmesi hakkında yasa kabul edildi.

30 Ağustos 1922 Başkomutanlık meydan savaşı zaferle sonuçlandı.

9 Eylül 1922 Türk ordusu İzmir'e girdi.

11 Ekim 1922 Mudanya Ateşkes antlaşması imzalandı.

30 Ekim 1922 TBMM'nde,Osmanlı imparatorluğu'nun

                       TBMM hükumetinin kuruluşuna ilişkin 307sayılı karar alındı.

7 Kasım 1922 TBMM'nde saltanatının kaldırılmasına dair,2.11.1922 günlü,308 sayılı TBMM'nin ulusal egemenliğin tek temsilcisi ve hükumetinin tek geçerli  hükümet olup,halifeyi TBMM'nin seçeceği ne ilişkin karar alındı.

17 Kasım 1922 Son padişah ve halife Mehmet Vahdettin,ingiliz savaş gemisi

                      malaya ve İstanbul'den kaçtı.

18 Kasım 1922 Abdülmecit efendi TBMM'nce halife seçildi.

20 Kasım 1922 Lozan Barış görüşmeleri başladı.

14 Ocak 1923 Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım İzmir'de yaşamını yitirdi.

29 Ocak 1923 Mustafa Kemal latife hanımla evlendi.

4 Şubat 1923 Lozan Barış görüşmeleri kimi uyurmazlıklar nedeniyle kesildi.

17 Şubat 1923 İzmir'de "Türkiye İktisat Kongresi" toplandı.

23 Nisan 1923 Lozan Barış görüşmeleri yeniden başladı.

24 Temmuz 1923 Lozan Barış Antlaşması imzalandı.

9 Ağustos 1923 Halk Fırkası(partisi)kuruldu.

2 Ekim 1923 İşgal Kuvvetleri İstanbul'dan ayrıldı.

6 Ekim 1923 Türk Ordusu İstanbul'a girdi.

13 Ekim 1923 Ankara T.C'nin başkenti oldu.

29 Ekim 1923 364 Sayılı yasa ile Anayasa'da değişiklik yapılarak Cumhuriyet ilan edildi.Gazi Mustafa Kemal ,gizli oyla ve oybirliği ile Cumhurbaşkanı seçildi.

ATATÜRK DİYOR Kİ;
 

Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklâlden mahrum bir millet, medenî insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye lâyık sayılamaz.

Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bugüne kadar ailevî, hususî ve resmî hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde mevcut olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen herhangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.
 

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkumdurlar.
 

Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.
 

Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.
 

Gerçi bize milliyetçi derler. Ama, biz öyle milliyetçileriz ki, işbirliği eden bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların milliyetlerinin bütün icaplarını tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz herhalde hodbince ve mağrurca bir milliyetçilik değildir.
 

Bilelim ki milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.
 

Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur.
 

Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.
 

Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli hissin gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki, bu dil şuurla işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.

Bir dinin tabiî olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uygun olması lazımdır.

Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasi bir fikre sahip olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetine sahiptir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hakim olunamaz.

Türk Milletinin istidadı ve kesin kararı medeniyet yolunda, durmadan, yılmadan ilerlemektir.

Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.

Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.

Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.

Medeniyetin emir ve talep ettiğini yapmak insan olmak için yeterlidir.

Biz dünya medeniyeti ailesi içinde bulunuyoruz. Medeniyetin bütün icaplarını tatbik edeceğiz.

Bizim devlet idaresinde takip ettiğimiz prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.

Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir. Büyük Türk Milletinin bu yoldaki hızını, her vasıtayla arttırmaya çalışmak, bizim hepimizin en kutlu vazifemizdir.

İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?

Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

Anaların bugünkü evlatlarına vereceği terbiye eski devirlerdeki gibi basit değildir. Bugünün anaları için gerekli vasıfları taşıyan evlat yetiştirmek, evlatlarını bugünkü hayat için faal bir uzuv haline koymak pek çok yüksek vasıflar taşımalarına bağlıdır. Onun için kadınlarımız, hattâ erkeklerimizden çok aydın, daha çok feyizli, daha fazla bilgili olmaya mecburdurlar; eğer hakikaten milletin anası olmak istiyorlarsa.

Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.

Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.

Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.

Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.

Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları! Yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz... Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir.

Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.

Müsbet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kudretli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.

Mualimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır.

Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir.

Dünyanın her tarafından öğretmenler insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır.

Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.

Türkiye'nin asıl sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah, saadet ve servete müstahak ve layık olan köylüdür. Onun için, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin iktisadi siyaseti bu aslî gayeye erişmek maksadını güder.

Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir 

 
VAKİT NAKİTTİR  
  Bu websitesinin sahibi "Top liste" ekstrasını daha aktive etmemiş!  
OKULLARIMIZ  
  Okul sayesinde, okulun vereceği ilim ve fen sayesindedir ki, Türk milleti, Türk sanatı, Türk iktisadiyatı, Türk şiir ve edebiyatı bütün güzellikleriyle gelişir.
M.Kemal ATATÜRK
 
ÖĞRETMENLER!  
  Mualimler! Yeni nesli, Cumhuriyetin fedakâr öğretmenleri ve eğiticileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle mütenasip bulunacaktır. M.Kemal ATATÜRK
 
ÖĞRENCİLER! BAŞARI İÇİN DİSİPLİN ŞARTTIR  
  PLANLAMAYI BAŞARAMIYORSAN BAŞARISIZLIĞI PLANLIYORSUN  
Milleti kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden yoksun bir millet, henüz millet namını almak istidadını keşfetmemiştir. M. Kemal ATATÜRK Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol